2001-2014 TÜRKİYE EKONOMİSİ



2001 yılında Türkiye tarihinin en büyük krizlerinden birini yaşamaktaydı. Bankacılık ve finans sektörü kriziydi. Gecelik faizler %6000 oranına kadar yükseldi. Sermaye çıkışları çok hızlıydı. Döviz rezervleri çok hızlı bir şekilde azalmaktaydı. Bunun üzerine yıllardır uygulanan sabit döviz kuru politikasından vazgeçilip şu anda kullanmakta olduğumuz serbest döviz kuruna geçtik. Serbest döviz kuruna geçtikten sonra TL yabancı para birimleri karşısında %50 değer kaybına uğradı.Sabit döviz kurundan , serbest döviz kuruna geçince Dolar ile borçlanan şirketler bir gecede iflas ettiler. Finans krizi sonradan üretime de sıçrayınca tam olarak ekonomik bunalım yaşanmaya başlandı. GSYH %6 değer kaybetti. Enflasyon %68,53 oldu. Türkiye 2001 yılında %9,5 küçüldü. 
Milli gelir 240 milyar TL , toplam borç 189 milyar TL. Yani toplam borç milli gelirimize çok yakındı. 
Siyasi belirsizlikte üstüne eklenince halkın büyük bir bölümü yoksullaştı.



DOLAR-EURO



2001 krizinden sonraki süreçte kamu borcunu azaltmaya yönelik politikalar uygulanmıştır. Ama kamu borcu azalırken , özel sektör borç hızla artmıştır. 2015 yılı itibariyle özel sektörün yurt dışından sağladığı kredi borcu 174.9 milyar $ oldu. Bu borç aslından çok yüksek bir rakamdır ve tehlikelidir. Çünkü Türkiye yıllardır Dolar ile borçlanan bir ülkedir. Ve son zamanlardaki dünyada meydana gelen olaylardan dolayı ve ülke içindeki siyasi gerginlikler yüzünden dolar hızla yukarı tırmanmaya başlamıştır. 

Son zamanlarda Doların artmasına sebep olan olaylar:

1- Fed (ABD merkez bankası) parasal genişleme programını sonlandırdığını ve faiz artıracağını açıkladı. Buda doların hızlı bir şekilde değer kazanmasına neden oldu.
2-Avrupa'da yaşanan Yunanistan krizi ve Çin borsasında yaşanan hızlı düşüş neticesinde yatırımcılar güvenli liman olarak gördükleri ABD piyasalarına ve ABD varlıklarına yöneliyor.
3- Türkiye'de 2015 yılının başında yaşanan Cumhurbaşkanının TCMB başkanına yaptığı baskı ve 2015 haziran seçimlerinden koalisyon çıkması sonucunda dolar hızla yukarı tırmandı. 

İşte saydığımız sebepler dolar kurunu yükselmesine neden olmaktadır. Bunun Türkiye'nin önünde bir engel olarak duruyor olması ve özel sektör borcunun her geçen gün artıyor olması tehlike çanlarının çalmasına neden oluyor. Çünkü Türkiye ihracat yapması sonucu euro elde ediyor ama borçlanmayı dolar ile yapıyor. Euro'nun aynı kalması , doların yükselmesi özel sektör için büyük bir tehlikedir. 

BÜYÜME



2002 yılından sonra Türkiye hızlı bir büyüme yaşadı. 2006 yılına kadar %5 üzerinden büyüdü. Ama sonradan büyüme hızı yavaşladı. Yani aslında 2008 küresel krizden önce Türkiye ekonomisinin büyümesi yavaşlamaya başlamıştı. 2010 yılında tekrar bir sıçrama yapmıştı ama bu sıçrama normaldi. Çünkü 2009 yılında küresel krizin etkisi ile -4,70% küçülmüştü. Hızla küçülmeler den sonra hızla yükselmeler olması normaldir. Ama 2011 yılından sonra ekonomi %3 altından büyümeye başlamıştır.
Büyümenin yavaşlamasının nedeni yanlış büyümektir. Türkiye 2001 krizinden sonra hızlı bir özelleştirme yaşamıştır ve halk tüketime teşvik edilmiştir. Türkiye ekonomisi büyümesini üretim ile değil tüketim ile yapmıştır.  Üretim , ihracat , yüksek teknoloji üretimi teşvik edilememiş , tüketim ve ithalat teşvik edilmiştir. Cari açığımızı büyüterek büyümeye çalışılmıştır. En kısa zamanda üretim teşvik edilmeli ve üretim ile büyüme modeli benimsenmelidir. 




İŞSİZLİK


İşsizlik oranımız %10 civarından ayrılmıyor. Yani doğal işsizlik oranımız %10 olmuş gibi bir durum var. Yukarıda ki grafikte de görüldüğü gibi 2001 yılından sonra işsizliğimiz düşmemiş , aksine 2001 yılından %8,40 olan işsizliğimiz 2002 yılından %10,80 çıkmış ve çok fazla altına düşmemiştir. Bunun sebebi de üretim değil , tüketim ile büyümeye çalışmamız. Üretim yapmayıp , her şeyi ithal yollarla elde etmemiz işsizlik oranlarımızın yüksek kalmasına neden oluyor. Türkiye'de işsizlik rakamlarının azalması için Türkiye %4,2 üzerinde büyümeye ihtiyacı vardır. %4,2 nin altından kalınması işsizliğe katkıda bulunmaz.
Türkiye genç işsizlik oranlarınında yüksek olduğu bir ülke. OECD ülkeleri içinde en genç nüfusa ve en genç işsizliğe sahip ülke. 
15-29 yaş grubu arasında işsizlik %31,3. 

Yunanistan %28,5           İspanya %26,8        İtalya %26,1 
OECD ortalaması %15,5

****Türkiye nüfusunun %25 genç nüfus. Bu oran ile OECD ülkeleri içinde en genç nüfusa sahip


ENFLASYON



2001 yılı ve ondan önceki yıllarda enflasyon oranlarımız çok yüksekti. Enflasyonun çok yüksek olması ve ücretlerinin enflasyon kadar artmaması nedeniyle halk her geçen gün dahada yoksun olmaktaydı. 2001 krizinden sonra Kemal Derviş ve IMF enflasyonun kontrol alınması için uygulamalar başlattı. Ve enflasyon 2001 yılından sonra hızlı bir şekilde tek haneli rakamlara geriledi. Enflasyonun düşmesi ekonomideki istikrar açısından oldukça önemlidir. Ama hala enflasyon oranımız yüksektir ve %5 gerilemesi gerekmektedir. Ama enflasyonu en çok yukarı çeken durumlardan bir tanesi de dolar kurudur. Şirketler gelirlerini TL ile elde etmekte ama borçları Dolar cinsindendir. Dolar kuru artıkça şirketlerin ödemesi gerek borç miktarı da artmakta buda fiyatları sürekli yukarı artırmakta. 

Comments