PİYASALARDA İLK BAHAR MI? SON BAHAR MI?



1 Kasım seçimleri yapıldı. Anket sonuçlarından daha farklı bir sonuç çıktı. Anketler 7 Haziran sonuçlarının hemen hemen aynısının çıkmasını bekliyordu. Ama durum çok farklı oldu. Ak parti %49,48 ile tek başına iktidar oldu. 
Bu durum piyasalarda olumlu havaya sebep oldu. Çünkü siyasi risk ortadan kalkmış , uzun süredir hükümet kurulamama durumu sona ermişti. 

Dün piyasalardaki olumlu hava her yeri sarmıştı. 
Dün piyasada olanlara kısaca bir göz atalım.



Türkiye CDS ( kredi risk primi) %6 yakın bir düşüş yaşadı. Uzun zamandır 250 ve üstünde seyreden CDS dün siyasi riskin azalması ile birlikte aşağıya doğru çekildi. Bu çekiliş Türkiye'ye dün yabancı sermayenin girişi ile destek buldu. 



2 yıllık gösterge tahvil faizi de uzun zamandan sonra dün tekrar iki haneli rakamlardan tek haneli rakamlara indi. Gösterge faizin yukarı gitmesi maliyetleri artıran bir durum. Çünkü gösterge faizi piyasadaki faizlerin belirleyicisi olma görevini üstlenir. Bankalar gösterge faize göre pozisyon alır. Ona göre kredi verir. Tasarruf sahipleri de gösterge faize göre bankalara mevduat yatırır. Yani gösterge faiz borçlanmayı belirleyici görevi vardır. 
Ülkedeki bir risk durumunda sermaye çekmek için bu oran yükselir. Uzun zamandır iki hanede bulunan bu oran seçimlerden sonra düştü. 
Bundan sonra atılacak adımlara göre gösterge faizin denge noktası belli olacak.




Bist 100 seçimlerden tek parti iktidarın çıkması ile sıçrama yaptı. Durgun ekonominin tekrar canlandırılması için adımlar atılması bekleniyor. Şirketlerin tekrar çarklarının dönmesi ve büyümesi bekleniyor.
Hazirandan beri hisse senedi fiyatlarının aşağı çekilmesi ve seçimlerden sürpriz bir sonucun çıkması Bist 100'ü destekledi. 
Ama bu hava çabuk kayboldu. Çünkü anayasa tartışmaları , TCMB tartışmaları , başkanlık sistemi tartışmaları yeniden başladı. 
Başkanlık sistemi yerli ve yabancı yatırımcıyı korkutan başlıca bir etken. 



Dolar dün hızlı bir çekilme yaşadı. Bu çekilmenin başlıca nedeni Türkiye'deki seçimlerdi. Ama bu durumda çok sürmedi. Fed başkanlarının yarın konuşacak olması , Türkiye siyasi tartışmalar tekrar doları yukarı taşıdı. Sonuçta İçeride siyaset , dışarıda Fed belirsizliği hala devam ediyor. 



Euro'da dolar ile aynı şekilde hareket etti. Ama Euro dolardan daha yavaş yükseldi. Bunun başlıca nedeni Avrupa Merkez Bankası parasal genişleme programı. Ve bu parasal genişleme programını dahada uzatmayı düşünüyor. Yani Euro dahada bollaşma ihtimali var. 
Euro bölgesindeki enflasyon sorunu ve büyümelerdeki yavaşlık sürdüğü sürece Euro'dan çok bir atak beklemek doğru olmaz. Tabi Türkiye'de siyaset yeniden alevlenmez ise.


Peki bu piyasalardan yaşanan hava son bahar havası mı , yoksa ilk bahar havası mı?
Çünkü sonuçta ilk baharda , son baharda serin geçer. Ama ilk baharda havalar gitgide ısınırken , son baharda gitgide soğur. 

Önümüzde kısa vadede atmamız gereken çok önemli adımlar var. Öncelikle siyasi belirsizliğin sürdüğü 5 aydır Fed'in faiz artırmamış olması bizim açımızdan büyük şanstı. Zaten belirsizlik yüzünden yabancı yatırımcı ülkeden çekiliyordu , birde üstüne Fed faiz artırsa herhalde yabancı yatırımcıyı mumla arar olacaktık. Onun için Fed'in Aralık toplantısına kadar çok hızlı bir şekilde kırılganlıklarımızı azaltacak adımlar atmalıyız. 
Ama bugün gördüğüm kadarıyla biz ekonomik adımlar atmamız gereken yerde hala başkanlık sistemini tartışıyoruz. Bu yöntemlerle bir yere varmamız mümkün değil. Türkiye ekonomisinin şu anda ciddi şekilde reformlara ihtiyacı var. Ve uzun zamandır bekliyor.

Üzerimizdeki ölü toprağını atmak için kısa , orta , uzun vadeli reform paketi hazırlamalı ve hızlı bir şekilde uygulamaya sokmamız gerekli. 
TCMB'ın bağımsızlığını kesin bir şekilde teyit etmeliyiz. PKK ve Suriye sorunlarını çözmek için somut adımlar atmalıyız. 
İhracatı artıracak , tekrar dünya ticaretinde varız diyebilecek gücü elde etmek için imalat sektörünü geliştirecek reformların çalışmasına başlamalıyız.

2016 yılına hızlı bir şekilde giriş yapmalıyız. Suriye ve terör riskini en aza indirmeliyiz. Çünkü 2015 yılında turizm sektörü büyük darbe aldı. Kış turizmini tekrar canlandırmalı ve ülkeye turist çekmeliyiz. 

Tasarruf oranlarını artırmak için hanehalklarının yaşam standardını yükseltmeliyiz. Tasarruf oranlarını artırmak , yatırımların artmasını sağlar. Yurt dışı sermaye ihtiyacımızı azaltmamıza yardım eder. 
Yurt dışı sermayesine yatırımlar konusunda ne kadar bağımlı olursak ekonomimiz o kadar kırılgan olur. 

Tüketim ile büyümeye çalışmak yerine , üreterek büyümeyi tercih etmeliyiz. İnşaat sektörünün yanında , sanayi ve tarım sektörünü de desteklemeliyiz. 

Enerjimizi dışarıdan ithal ediyoruz. Elektrik enerjisini yenilenebilir enerji kaynaklara yönelerek desteklemeliyiz. Rüzgar enerjisi , güneş enerjisi , dalga enerjisi gibi enerji kaynaklarını yaygınlaştırmalıyız.
Elektrikli araba kullanımı yaygınlaştırmak için elektrikli arabadan vergileri kaldırmalı , her yere şarj istasyonlarını kurulması için çalışmalar yapmalıyız. 

Gelir dağılımındaki kötü imajımızı değiştirmeliyiz. Düşük gelirliden değil , yüksek gelirliden daha çok vergi almalıyız. 

Eğitim sistemini tekrar gözden geçirmekte yarar var. Ezberci eğitim değil , bilimsel eğitim yapmak ilerlememize katkıda bulunur. Düşünen , üreten çocuklar geleceği değiştirir. 
Çocukların eline tablet vermek yerine onlara tablet üretmek için fırsat vermeliyiz. 
Korelinin yaptığı tablet ile ders göstermek çocukları , gençleri ileriye götürmez. 

Yüksek teknoloji üretmek için adımlar atmak gerekir. Yüksek teknoloji üreten ülkeler ekonomik anlamda ilerlediler. Yüksek teknoloji alanında yakın zamanda çalışmalara başlamaz isek treni kaçıracağız. 
Treni kaçırırsak dünyanın çok gerisinde kalırız. İlerleme kaydedemeyiz. 
Bu olay dünya ticaretinde geri kalmamıza neden olur. Dünya ticaretinde geri kalmamız orta gelir tuzağına saplanıp kalmış ekonomimizin gerilemesine neden olur. 

Comments