Verdiğimiz kararlar , satın alma alışkanlıklarımız veya moda olduğu için belli malları satın almamız makro ekonomi açısından bir etkiye yol açabilir mi ?
Veya gelirimizin %90 tasarruf etsek bu ekonomi açısından bir sakınca doğurur mu ?
Evet. Bireylerin davranışları tek başına değil ama bir toplum davranışı haline gelmiş veya gelme ihtimali var ise bu makro açıdan ekonomiyi etkiler.
SNOB ve VEBLEN ETKİSİ
Mikro ekonomide , yüksek gelirli insanların bir tüketim ürününe olan taleplerinin düşük gelirli insanların talebine ters orantılı olmasıdır. Yani bir malın fiyatı düştükçe düşük gelirli kişiler o mala talebi artırırken yüksek gelirli kişiler o mala talebi azaltacaktır. Yüksek gelirli kişiler pahalı ve özel ürüne sahip olmak istemesinden dolayı bu istek doğar. Bu ürünler genelde yüksek mali değere ama düşük pratik değere sahip olur.
Bu ürünlere sanat eseri , marka giysiler yada spor arabalar örnek verilebilir.
Snob etkisini Veblen'den ayıran temel bir olay vardır. Snob etkisinde mala talep çok önemlidir. Eğer bir malı alan sayısında artış varsa Snob etkisinde belli bir o mala talebini azaltır. Veblen'de ise fiyat ile talep doğru orantılıdır. Bir malın fiyatı artıkça o mala olan talepte artıyorsa buna Veblen etkisi denir.
Normal koşullarda talep fonksiyonu grafiği |
** Bir malın fiyatı artığı zaman o mala olan talep azalır. Grafikte fiyat P1 den P2 ye yükseliyor. Talep negatif eğimli olduğu için düşüş oluyor. Bunu zaten miktardan da anlayabiliriz. Talep azaldığı için miktarda bir azalma meydana geliyor.
Veblen |
Veblen malda talep eğrisi pozitif eğimlidir. Bir malın fiyatı arttığı zaman o mala olan talep artar. Snob etkisinde ise fiyattan ziyade talep önemlidir. Bir malı satın alan kişi sayısı artarsa o malı gösteriş için kesim talebini azaltıyor.
Birde Giffen mal var. Giffen malın durumu daha farklı.
Giffen 19. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan patates kıtlığında patetes fiyatlarının yükseltiği, bunun patatese olan talebi düşüreceği yerde artırdığını görmüş ve bu tersliğin nedenini araştırmıştır. Araştırması sırasında İrlandalı işçilerin gelirlerinin çok düşük olması nedeniyle beslenmeleri ağırlıklı olarak patates ile karşıladıklarını , et gibi daha pahalı ve kaliteli yiyeceklere daha az bütçe ayırdıkları gözlemlenmiştir.
Giffen patates fiyatlarındaki bir artış sonucunda işçilerin , et ve diğer pahalı yiyecekleri alamaya paraları yetmez hale gelince paralarının tümünü patates talep etmeye ayırdıklarını görmüştür.
Giffen |
*** Her Giffen mal düşük maldır , ama her düşük mal giffen mal değildir.
BANDWAGON EFEKT
Davranış bilimlerinde , kişilerin daha çok insanın kabullendiği inanışlara ve seçimlere yönelmesine verilen addır. Genelde insanlar popüler insanların peşinden gitme , onlara benzeme çabası vardır.
Ekonomi biliminde de karşılığı olan bir teoridir. Çoğunluğun tükettiği şeyleri tüketme , popüler olan malları satın alma bunun en belirgin özelliğidir.
Birey tek başına iken , kendi edinmiş olduğu bilgiye dayanarak rasyonel (akılcı) çözümler , seçimler yapmakta ve belirli mantık sistemi dahilinde çalışmaktadır. Buna karşılık ekonomistlerin keşfettiği bir gerçek bilgi sağanağı varken bireyin kendi mantık sistemi ve hatta edindiği bilgileri hiçe sayarak etrafından gelen işaretlere göre davrandığıdır.
Buna göre akıllı telefonun kullanıcı sayısındaki artış o akıllı telefonun daha fazla kullanıcı için cazip hale gelmesi ve kullanıcı sayısının artarken , cihazın satış oranlarında artmasıdır.
Türkiye Uyarlaması
Tüketim alışkanlıklarımızı etkileyen bir çok unsur vardır. Bu unsurlar aslında biz fark etmeden etrafımızı sarıyor. Tüketimimize göre toplum şekilleniyor. Toplumun tüketimine göre ekonomi yönleniyor. Bizim tüketim alışkanlıklarımız koskoca ekonomiyi nasıl yönlendiriyor demeyin. Kısa dönemde değil ama uzun dönemde bunun etkisini görürsünüz.
Bunu sizlere tarihten bir örnek ile açıklayayım.
1980 yılına kadar Türkiye imalat sanayi ile büyüyordu. Türkiye ekonomisinin lokomotifi imalat sanayisi idi. 1980 öncesi Türk filmlerine bakacak olursanız sanayici oğlu , fabrikatör kızı terimine çokça rastlarsınız. 1980'den sonra Türkiye dünyadaki ekonomik büyüme modasının etkisine kapıldı. İnşaat sektörü yavaş yavaş yükselmeye başladı.
İnşaat sektörünün hükümetler için bir çok avantajı da mevcuttu. Çok daha az yatırım gerektiren , teknolojiye hemen adapte olabilen , hemen sonuç verebilen ve en önemlisi büyüme rakamlarının çok hızlı bir şekilde artmasını sağlayan bir sektördü. Durum böyle olunca devlet yavaş yavaş imalat sanayisine verdiği desteği inşaat sektörüne kaydırmaya başladı. İnşaat sektörüne teşvikleri artırdı. İnsanlara evin sadece oturmak için değil aynı zamanda bir yatırım aracı olabileceği aşılandı. Ev al kiraya ver , ev al değerlenince sat. Bu bilinç bize yıllar yılı yerleştirildi. Şu anda Türkiye ekonomisinin lokomotifi inşaat sektörü. İnsanlara ''nelere yatırım yaparsınız ? '' diye sorulunca eve diye cevap verilmesinin sebebi 1980 yılında zihinlere atılan temelden kaynaklanıyor.
Yani aldığımız ekonomik kararlar belki kısa dönemde değil ama uzun dönemde bir ekonomiyi etkiliyor.
Comments
Post a Comment